Pandeminin bütün gücü ile hüküm sürdüğü, ekonomik sorunların büyüdüğü, çözmek zorunda olduğumuz dış sorunlarımızın kapıda beklediği ve üzerimize baskının arttığı bir ortamda uzaya yönelik projeler nereden çıktı diye düşünebilirsiniz. Ancak bu projelerin çok kritik bir başlangıç ve dönüm noktası olduğunu, uzay yarışında zamanlamayı kaçırmak üzere olduğumuzu belirtmek isterim.
Büyük sıfırlamanın tartışıldığı ve kısa vadede önümüze koyulacağı veya dayatılacağı bir döneme girdik. Sadece biz değil bütün dünya bir bekleyiş ve değişim hazırlığı içinde. Haberleşme dahil birçok faaliyetin yer istasyonlarına ihtiyaç olmadan doğrudan uzaydan yönetileceği bir döneme giriyoruz. Uzayda sahiplenmeler var. Elon Mask’ın yakın uzaya 1200 civarında uydu yerleştirmesi projesi devam ediyor. Haberleşmeden, görüntüye, istihbarattan, tarıma, ekonomiye, su rezervlerine, akarsuların durumuna, iklim değişikliğine, uzayda konuşlu silahlara ve silahlı kuvvetlere hatta enerji üretimine kadar çok büyük bir fırsat penceresi var.
Bu fırsat penceresini yakalamak için zaman daralıyor ve Türkiye’nin tam zamanında harekete geçtiğini değerlendiriyorum. Zira günümüzde yüksek teknoloji adeta kuantum sıçramasıyla ilerliyor. Zaman kaybını telafi etmek yer kapatabilmek mümkün değil. Aksi takdirde başkalarının ürettiklerini kullandığı kullanıcı durumunda kalırız, bu da bağımsız bir Türkiye idealinin bitmesi anlamına gelir. Söz konusu projeler ve bundan sonra üretilecek projeler Türkiye’nin hassas ve kritik teknolojiler konusunda önemli bir merkez olmasına hizmet edecektir. Uzay teknolojileri aynı zamanda Türkiye’nin yeni birliğe adım atması demektir. Bu maksatla geliştirilen hassas teknolojiler başta teknolojilerin ve üretimin önünü açacaktır.
Bu konuda çok değişik tepkiler gelebilir. Nereden çıktı bu konu denebilir. Ancak büyük atılımlar bu tür büyük ve hedef gösteren projelerle olur. Önemli olan projelerin yürütülmesinin sağlanmasıdır. Böylesi bir projenin bilim insanlarımız üzerinde ve üniversitelerde büyük bir heyecan yaratacağını değerlendiriyorum. Tabii bu arada çatlak sesler de çıkacak, konunun gündem değiştirme amaçlı olduğu da söylenecektir. Çatlak seslere kulak vermeden söz konusu projelerin hassasiyetle yürütülmesi ve takip edilmesinin elzem olduğunu düşünüyorum.
Açıklanan uzay programı ve buna bağlı projelerin ülkemizin geleceği açısından Mavi Vatan kadar önemli ve hayati olduğunu belirtmeliyim. Bu program Türkiye’yi hassas teknoloji üretme ve bu teknolojilere sahip olma konusunda bir üst lige çıkaracağı gibi ülkemizin bekası ve gelecek nesillerin refahı için de çok kritik bir adım bir dönemeçtir.
Gelelim zamanlamasına. Yukarıda da bahsettiğim gibi Türkiye fırsatı ucundan yakalamıştır. Yakın ve uzak uzay gelişmiş ülkeler tarafından sahipleniyor. Türkiye’nin de söz konusu projelerle yakın ve uzak uzayı sahiplenmesi ve burada varım demesi için önemli bir adım atılmıştır. Tabii bu adımla birlikte geliştirilecek teknoloji ve bu teknolojilerin kullanımı ile oluşacak zincirleme gelişmeleri Türk Milleti görecektir.
Uzay programı insanlarımızın pandemi ve ekonomik zorluklarla mücadele ettiği bir dönemde yeni bir hedeftir ve umuttur. Bu proje Türk Milletini kamçılayacak ve ileriye dönük umutlarını yeşertecektir. Bu bakımdan zamanlaması da moral ve motivasyon açısından da çok önemlidir. Ama şunu unutmayalım umut etmenin yeterli olmadığını bu projeleri hayata geçirmek için çok ciddi çalışmalar yapmak ve gereken bütçeyi sağlamak gerektiğini de söylemeliyim.
ABD KK eski komutanı Org. Vuno Vietnam savaşından yıpranmış ve çok kayıp vermiş ABD KK’lerini, eğitimi ile yeni projelerle, yeni bir anlayışla, silah, teçhizat, malzeme ve komuta kontrol unsurlarıyla kritik bir muharip güç haline getirmiştir. Emekli olduktan sonra bunu nasıl yaptığını anlatan bir kitap yazmış ismini de “Umut Bir Yöntem Olamaz” koymuştur. Şunu unutmayalım umut etmek, hedef koymak, o hedefe doğru insanları yönlendirmek önemlidir ama başarmak için yeterli değildir. Hedefe ulaşmanın yolu çalışmaktan, üretmekten ve gereğini yapmaktan geçer.
Türkiye’nin uzay adımı yeni bir dünyanın, yaşamın başlangıcı olsun. Türk Milleti için hayırlı olsun. Umarım aynı yaklaşımı Kuzey Kutbunun sahiplenilmesi konusunda da gösteririz.