Seçilmiş olmak Hem de günümüz Türkiye’sinde
Öyle aileler, aşiretler var ki…
Oğlu, kızı, dayısı, amcası, kız kardeşi, erkek kardeşi liyakat ölçülerini lebalep doldurmuşlar ve önemli devlet makamlarında birer koltuk kapmışlar.
Ne desem bilemiyorum.
Bizlerin çocukları için ise uygun pozisyon yok, bekleyelim deniliyor.
Şehrin, ülkenin yetkin makamlarında bulunanlar sanki çok üstün özelliklere sahip oldukları için o koltuklara oturmuş edasıyla davranıyorlar.
Öyle acımasızlıkları var ki…
Benden – bizden değilsen, bize tam anlamıyla biat etmemişsen seni görmeyiz-dinlemeyiz.
O oturduğun koltuk babandan kalan market ya da iş yerinin koltuğu değil, orası tüm milletin vergileri ile ortak olduğu bir koltuk.
Millet adına o koltuklara oturup benim köylüm, hemşerim, akrabam, partilim diyerek hareket etmek ne dine, ne vicdana ne de ahlaka sığar.
İnancımız kamu kaynaklarında adaletli davranılmasını emreder.
Dinimiz liyakat, liyakat, liyakat… der.
Bir aileden her birey iş bulmuş ( işe yerleştirilmiş) ama bir diğer aileden babadan başka çalışan yok.
Gençlerimiz yurt dışına gitmek için can atarken, ülkemizdeki Suriyelilerin, Afganların ekonomimiz için hayati öneme sahip olduğu dile getiriliyor.
Hem de en yetkin ağızlar tarafından?!
Türk genci için gelecek ümitlerinin söndüğü- söndürüldüğü bir ülke sığınmacılar için nasıl ümit olabilir?
Mutlu bir azınlığın değerlendirmesi ve yönlendirmesi halk tabanında artık taraf bulmuyor. Uyanan ve eleştiren muazzam bir gençlik var. Bu gençlik geleceklerinin karanlık olduğunu gördükleri için laf edebiyatlarına karşı aşılanmış gibiler.
Üniversitelerden mezun olan gençler asgari ücretle bile iş bulamazken seçilmiş ailelerin çocukları çok üst düzey imkânlarla iş bulabiliyor.
Birkaç yerden maaş alan kişilerin halkın işsizlik sorununu anlaması düşünülebilir mi?
Nasıl bir yetenek ve kabiliyetle dolular ki aynı zaman periyodunda birkaç yerden maaş alabiliyorlar.
Ülkemiz göçmen akınına uğradı, sınırlarımızdan akın akın Afganlı geliyor. Taliban’dan korkup kaçan bu kişiler eşlerini, çocuklarını, annelerini, babalarını bırakıp geliyor.
Bu düşündürücü değil mi?
Bu sorun son elli yılın sorunu.
Öncekiler de böyle yaptı, şimdi de böyle yapılıyor.
Bendensin, bizdensin gel…
Ötekisin dur…
Ya sayın başkan uygun pozisyon yok biraz bekleyelim diyorsun da tıka basa doldurduğun o liyakat ehli kişilere ne demeli? Onları hangi özelliklerine bakarak işe aldınız?
Eşit davranmamak, birilerini ötekileştirmek zulümdür. Zulümle de payidar olunmaz. Hem bu dünyada hem de ahirette yüzün karanlık olur.
Kamu kaynaklarını, imkânlarını adaletli ve eşit dağıtman gerekir.
Biz adaletli davranın, kamu hakkı, kul hakkı dedikçe sizler bu durumu başka yerlere çekmeyin.
Kralım çıplaksın demek acımasız bir eleştiri değil, bir dost uyarısıdır.
Uyardık – hatırlattık vesselam.
Selam ve dua ile.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.