Gözden kaçtı gibi, “farkındalık” yaratmak için tartışılması gereken önemli bir konudur.
Tokyo Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları Organizasyon Komitesi Başkanı ve Eski Başbakan Mori Yoşiro cinsiyetçi açıklamalarından dolayı istifa etmek zorunda bırakılmış.
“kadınlar çok konuştuğu için toplantılar uzuyor” demiş.
Eski Başbakan ve Tokyo Olimpiyat Komitesi Başkanına inanmak mümkün değil…
Geçmişe bakmadan, ne oldum delisi olmadan istifa etmek Türkiye’de olacak şey değil.
Alışık olmadığım, ülkemde görmediğim asillik göstergesi davranışlar beni şaşırtıyor.
Sonuçta istifa önemlidir ama “kadın haklarının üstünlüğü” en önemlisidir.
Gelenekler ve onurlu yaşam alışkanlıkları gelişmiş ülkelerde en önemli değerlerdir.
Ülke ve insanımızın layık olduğu bu tür örnekler, neden bizde olmuyor sormak gerekir.
Kadına seçme ve seçilme hakkı Japonya’da değil, dünyanın birçok ülkesinden önce Türk kadınına verilmesine rağmen kadınlarımız hak ettikleri yerde mi?
Evde, işte, sokakta hak ettikleri şekilde mi davranılıyor…
Şiddete, tacize ve tecavüze uğradıklarında tepkileri karşılık buluyor mu?
Bir kadın ne sebeple olursa olsun öldürüldüğünde yapan suçunun cezasının tam karşılığını alıyor mu?
Toplumdaki her kesimin desteği önemlidir. Ama En büyük desteğin kanun ve uygulayıcılardan olması hayatidir.
Hiçbir kadın hiçbir erkeğin sadece iyi niyetine bırakılmamalıdır.
1934 deki haklarla gün yüzüne çıkarılmaya çalışılan kadınlarımız hak ettiği yerde değildir.
Ülkemizin en büyük değeri olan kadınlarımıza imkân verilirse ne yapmazlar ki…
Biz erkeklerden daha cesur, akıllı ve yetenekli olan kadınlar Cumhuriyetimizin garantisidir.
Türk gelenek ve göreneklerine göre, zaten evin ağası kadın değil miydi?
Bunlara rağmen kadına şiddet, taciz ve ölümlerdeki rekoru yine kimseye bırakmıyoruz.
Kadınların tepkisinden dolayı istifa eden eski Japon Başkana mı,Varlığı hatta yeteneklerinin bil farkında olmadan yaşayan kadınlarımıza mı, Hemcinslerinin öldürülmesine aldırmayıp, tepkisiz kalan kadınlara mı saygı duymalı?
Yoksa…
Kadınların başarısından eğitilip meslek sahibi olarak evden çıkmasından, çok yetenekli olmalarından rahatsız olan erkek zihniyetinden mi nefret etmeli?
Her şeyin başı eğitim ama sadece mesleki eğitim değil, her anlamda eğitimdir.
Ne din, ne mezhep, ne de maddiyat öncelikle “insan olma” eğitimine organize olmalıyız.