Son yıllarda hukuk, adalet ve kanun kelimeleri hayatımızda sıkça kullandığımız kavramlar haline geldi. Her başı sıkışan, haktan, hukuktan ve adaletten söz ederken, olması gerekenleri göz ardı ediyor.
Bakın Türk Dil Kurumu (TDK) Arapça kökenli hukuku kelime anlamı olarak şöyle tanımlıyor:
- Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
- Bu yasaları konu alan bilim
- Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü
- Haklar
- Ahbaplık, dostluk
Gelelim adalet kelimesine. Yine TDK’ye göre dilimizde sıkça kullanılan, Arapça kökenli adaletin kelime anlamına:
- Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe
- Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme
- Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
- Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk
Sizlere; son olarak, yine Arapça kökenli kanun kelimesinin TDK’ye göre taşıdığı anlamı verelim:
- Eski takvimde yer alan kânunusani, kânunuevvel ay adlarında geçen "ateş ocağı" anlamındaki söz
- Yasa
- Geçerli olan kural
- Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı.
Elbette ki; burada diğer taşıdığı anlamları bir kenara bırakalım ve hayatımız için önemli olan kısmının değerlendirmesine.
Görüldüğü gibi bu üç kavram da birbirini tamamlayan unsurları taşıyor. Yani, kanun tek başına bir anlam ifade etmiyor. Eğer kanunları, hukuk çerçevesinde ve adaletli bir şekilde uygularsanız anlam taşıyor. Yani adalet terazisi burada devreye giriyor.
O halde adalet terazisi dediğimiz kavram nereden geliyor. Gelelim onun hikayesine.
Mitolojide en bilinen adalet imgesi Themis’dir. Her yerde ve her zaman vardır. Kanundur, kuraldır. Hak, doğruluk ve adalet simgesi olan Themis’in, Roma mitolojisindeki karşılığı tanrıça Justitia’dır. Bir elinde terazi, diğer elinde kılıç tutar. Gözleri bağlıdır. Kılıç ve terazi birbirinin dengesidir. Kılıç adaletin keskinliğini ve gücünü; terazi ise eşit olarak tartılıp dağıtılmasını ifade eder. Terazinin olmadığı yerde kılıç kaba kuvvetten başka bir şey değildir. Justitia, gözleri bağlı bir kadındır. Kadın olması bağımsızlığı, gözlerinin bağlı olması da tarafsızlığı simgeler. Kör değildir ama zulmün ve keyfiliğin önüne geçmek için elzem olan hukuku, herkes adına eşit çalıştırmak için bilinçli olarak gözleri bağlıdır.
İşte adalet, hukuk, kanun dediğimiz hayatımızın vazgeçilmez temel kuralları, binlerce yıllık bir süzgeçten geçerek günümüze gelmiştir.
Adaleti, hukuku ve yasaları yok sayan devletler tarihi süreçte ne kadar büyük, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar yıkılıp gitmişlerdir.
Adalet, hukuk insanlar için su kadar, hava kadar elzemdir. Yani, öyle birkaç hecelik kelime olmaktan uzaktır… Ve öylesine vazgeçilmezdir ki, bir gün gelir, herkese gerekli olur.