Pandemi eğitimi de sekteye uğrattı.
Bunu hepimiz yaşayarak gördük.
Çocuklarımız gerekli bilgiyi alamadan, yeterli öğrenimi göremeden karne aldılar hatta bu karneleri takdir ve teşekkürle taçlandırdılar. Hepimiz her şeyin farkındayız aslında.
Birileri bizi kandırmaya çalışıyor, biz de kendimizi kandırmaya çalışıyoruz.
Bağırsak da, isyan etsek de bu şartlarda hiçbir şeyin düzelmeyeceği ortadadır.
Şimdi bu olumsuzlukları pandemiye bağlıyoruz, bir de pandemiden öncesini düşünelim.
Eğitim müfredatına bir bakalım.
Çocuklarımıza öğretilenlerin ne kadarı çocukların geleceği için, vatanın birliği bütünlüğü için yeterlidir.
Güzel ülkemin en büyük sorunu eğitimdir ve bütün diğer sorunların başlıca kaynağıdır.
Eğitimdeki yetersizlik giderilmeden hiç bir sorun çözülemez.
Eğitimin içi boşaltılmış.
Öğretilen hiç bir şey çocuğun ufkunu açacak, özgün ve doğru düşünmeye yönlendirecek, vatana, millete katkı sağlayacak şekilde ve yeterlilikte değildir.
İşin daha da kötü olan tarafı ise eğitimcilerin de yeterli eğitimi almamış olmasıdır.
Kendini geliştirmiş eğitimcilerimizin ise sistem tarafından eli kolu bağlanmıştır.
Haydi konuyla ilgili bir hikaye okuyalım:
Tarih öğretmeni çocuğa sormuş: “Oğlum, Kartaca savaşını kim yaptı?”
Çocuk: “Valla-billâ ben yapmadım hocam” deyince tarih hocası sinirlenmiş, sınıfın kapısını çarparak çıkmış…
Matematik hocasıyla burun buruna gelmiş… Matematik hocası: “Hayrola hocam? Bu ne sinir?”
“Sorma…” demiş tarih hocası: “Çocuğa Kartaca savaşını kim yaptı dedim?”… “Valla-billâ ben yapmadım hocam” dedi…"Nasıl sinirlenmeyeyim?”
Matematik hocası: “Bunlar böyledir hocam… Hem yaparlar, hem de inkâr ederler…” deyince, tarih hocası sinirden düşer, bayılır…
Müdür odasında kolanyayla kendine getirilince müdür sorar: “Hayrola hocam? Ne oldu ki fenalaştınız?” “Sormayın müdürüm” der tarihçi…
“Derste çocuğa “Kartaca savaşını kimler yaptı?” dedim. “Valla-billâ ben yapmadım demez mi?”
Sinirle sınıftan çıkarken matematik hocamız sordu… Durumu anlatınca: “Bunlar böyledir, hem yaparlar, hem de yapmadım derler…” deyince bayılmışım…
“Hocam, şu üzüldüğün şeye bak…” der müdür… “İki satır yazı yazarım Milli Eğitim Bakanlığına, kimin yaptığını hemen ortaya çıkartırım…”
Tarih hocası hastanelik olur… 15 gün hastanede yatıp tedavi görerek, bir ay raporlu olarak taburcu edilir… Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir…Tarih hocası merakla açar zarfı…
Milli Eğitim Bakanlığından gelmiştir resmi yazı:
“Bu yıl, gerekli tahsisat olmadığından, Kartaca savaşları yapılamayacaktır… Bilgilerinize…”yazmaktadır…
İşte durum bu kadar trajikomik…
Güler misin ağlar mısın?
Ülke olarak köklü bir sorunumuz var. Bunu görmezden gelmek hainliktir.
Kime ve nereye hizmet ediliyorsa, artık dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Uyan TÜRKİYEM uyan da balığa gidelim.