Un var, şeker var ama helva yapamıyoruz!

Tarım yazmaya, tarım konuşmaya dün kaldığımız yerden devam edelim. Tarım, lobisi olmayan en stratejik sektörlerden biri. Çok büyük bir kitle tarafından yapılıyor ve tüm dünyayı besliyor.
Türkiye’nin 2006 yılına kadar bir tarım kanunu bile yoktu. 2006 yılının 18 Nisan günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım Kanunu’nu kabul etti. 25 Nisan’da da Resmi Gazete de yayınlandı.
5488 sayılı yasa ile tarım yasal bir çerçeveye oturtuldu.
Kanun oldukça yenilikçi ve bir çok özelliği kapsıyordu. Bunların içinde de en önemli maddesi tarımsal destekleri içeren 21. Maddesiydi. Buna göre tarımsal desteklerin finansmanının bütçeden karşılanacağı ile ilgili cümleydi. Elbette o güne kadar da tarımsal destekler veriliyordu. Ama 21. Madde ile bütçeden ayrılacak kaynağın adı konuyordu.
Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde birden az olmamak üzere bütçeden önemli bir kaynak tarımsal desteklere ayrılıyordu.
Kağıt üzerinde, yasal çerçevede durum böyleydi ama ne yazık ki tarım bu bütçe desteğinden hiç bir zaman tam olarak
yararlandırılmadı.
Her zaman çiftçi devletten alacaklı
olarak kaldı.
Kanunda destekleme araçları da yasal bir zemine oturuyordu. Buna göre çiftçiye;
- Doğrudan gelir desteği
- Fark ödemesi
- Telafi edici ödemeler
- Hayvancılık destekleri
- Tarım Sigortası ödemeleri
- Kırsal Kalkınma destekleri
- Çevre amaçlı tarım arazilerini
koruma programı destekleri
- Diğer destekler
Maddeler halinde alt alta sıralanıyor ve önemli vaatlerde bulunuluyordu.
Dedik ya, bizde kağıt üzerinde her şey çok iyi planlanıyor ama iş icraata geldiğinde rotasından şaşıyor.
Az önce sıraladığımız ana desteklerin altında da 60’tan fazla destekte yasada yer alıyor. Ancak burada uygulamadan kaynaklanan bir gariplik var. Mesela 2023 yılı desteklerini çiftçilerimiz ne zaman alacaklar biliyor musunuz? 2024’ün bu aylarında. Şu anda haberlerde gördüğünüz destekler 2022 yılına ait.
Yani, çiftçi tarlasını ekip biçerken ne kadar destek alacak bilmiyor. Yıl içinde girdi maliyetleri yüzde 100’de artsa verilen destekle işini sürdürmeye çalışıyor.
Tarımda çok önemli bir açmazımız var. Devlet diyor ki, “Ben gereken desteği veriyorum” çiftçi diyor ki, “Ben destekten yararlanamıyorum, görmeden elimden uçup gidiyor” tüketici de, “Ben neden hep çok pahalıya tüketiyorum, neden yediğim ürün kalitesiz” diyor. Yani, kimse bu durumdan memnun değil.
Sizce de bu işte bir çarpıklık yok mu?
Burada çiftçi dediğimiz tarlayı ekip-biçenler bu işin tüm yükünü çekenler. Ancak, desteği toprak sahibi olanlar alıyor. Adam kaç dönüm arazisi varsa, kiraya veriyor. Desteği de alıyor, işi tıkırında halinden memnun, ama gerçek hak eden bu işin
dışında tutuluyor.
Öncelikli bu işin düzeltilmesi
gerekiyor.
Tarım ve çiftçi her ülkede devlet tarafından destekleniyor. Bu destekler kimi
ülkelerde nakit olarak, kimi ülkelerde ise vergi muafiyeti, akaryakıt desteği, ihracatta destekler şeklinde yapılıyor. Biz tarımı ihmal etmeye başladığımız yıllarda, 1991 yılında OECD ülkelerinde tarıma ve çiftçilere sağlanan destekler 321 milyar dolar
civarındaydı.
Bunun 142 milyar doları AB’li çiftçilere veriliyordu. ABD’li çiftçiler 80 milyar dolar, Japonya’daki çiftçilere ise 63 milyar dolar destek sağlanıyordu. Biz ise o yıllarda “çiftçimizi terbiye ediyoruz” sözleri
altında ithalat kapılarını sonuna kadar yabancı ülkelerin tarım ürünlerine açıyorduk.
Çok acı ama iki gündür yazdıklarımızın, yaşadıklarımızın tamamı bu ülkede
yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
2023 yılı tarımsal destekler geçtiğimiz günlerde açıklandı. En basit haliyle mazot ve gübreye verilen desteklere bakıldığında, ne çiftçi traktörünün kontağını çevirebilir ne de tarlasına bir avuç gübre alabilir.
Boşalan ahırların dolması bu şartlar
altında hiç mümkün değil.
Sözün özü, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren kifayetsiz ve yetersiz kadroların elinde bitme noktasına getirilen tarımımızın yeniden ayağa kalkması ve diriltilmesi için süratle fabrika ayarlarına kavuşturulması gerekiyor. Hazır önümüzdeki Cumhuriyetimizin 100. yılı gibi önemli bir tarih de varken, bunu gerçekleştirmek için, cesur adımlara ve cesur yöneticilerle niye yapamayalım ki.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Oktay Taş - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.