Fener Rum Patriği Bartholomeos yine ekümenik bayrağını açarak orta yerlerde dönmeye başladı. Patrik Efendi, Estonya’ya yaptığı ziyarette Başbakan Kaja Kallos tarafından Kostantinopolis Başpiskoposu olarak karşılandı, ve Patrik bu cümleleri düzeltme ihtiyacı duymadan aynen kabullendi.
Hatırlayan okuyucularımız olacaktır, bu patrik efendi, Türkiye’de, gösterilen iyi niyetleri suistimal ederek pek çok olumsuz adımlar atıyor. Yıllar önce, Van’da Akdamar adasında bulunan turizm amaçlı kullanılan kiliseye demirden bir haç dikmek istemiş, biz de buna “bu adımların gerisi de gelecektir” diyerek karşı çıkmıştık. Çünkü Akdamar Adasında bulunan Kilise, tarihi kalıntı olarak değerlendiriliyor ve turizm amaçlı kullanılıyordu. Bu yazımıza birkaç cümleyle karşılık veren Bartholomeos, yaptıkları işte bir art niyet olmadığını söyleyerek büyük bir aldatmacaya imza atmıştı.
Nitekim, haçın takılmasından sonra, kilisenin yıllın belli günlerinde ayine açılması için adımlar atılmış, bu istekleri de kabul görmüştü. Benzer girişimler, Trabzon’da bulunan Sumela manastırı içinde başlatılmış ve benzer sonuçlar elde edilmişti.
Ekümenik’ lik kavramı ilk kez 1517 yılında, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethettiğinde İskenderiye ve Antakya patrikhanelerini, İstanbul’daki Rum Patrikhanesine bağlanmasıyla ve patriğinde ekümen ilan edilmesiyle ortaya çıkan bir kavram.
Tarihimiz içinde, patrikhane ile yaşanan sorunların özeti şöyle:
“1856 Islahat Fermanı ile patriklerin yetkileri, dinî konularla sınırlandı. Seçim usulleri gözden geçirildi. Görev süreleri ömür boyu kılınarak sorumlu oldukları davalardaki yetkileri genişletildi. Ortodokslar'ın dini lideri durumundaki patriğin Osmanlı İmparatorluğu'ndan tevarüs eden bütün ayrıcalıklarının kaldırılarak sadece dinî işleri yerine getirmek şartıyla ve bu hususta verilen sözlere güvenilerek İstanbul'da kalmasına izin verildi. Ancak antlaşma metnine patrikhanenin statüsü hususunda tek bir hüküm konulmadı.
İstanbul Fener-Rum Ortodoks Patrikhanesinin, Kurtuluş Savaşı ve öncesinde de bölücü ve yıkıcı faaliyetler içinde yer aldı. Türklerin ve Rumların barış içindeki ortak yaşamlarını bozması gerekçesi ile Türkiye, tarafından ülke dışına çıkarılmak istenmesi ve bu duruma Yunanistan'ın karşı çıkması sonucu büyük bir patrikhane sorunu yaşandı.
Lozan Barış Anlaşması sürecinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Rum-Ortodoks Patrikhanesinin ülke dışına çıkarılmasını istedi. Yunanistan ve Batılı devletler bu durumu desteklemedi. Lozan'ın alt komisyonlarında uzun süren tartışmalar sonucunda Türkiye, patrikhanenin sadece dini yetkilerini kullanmak, siyasi ve idari yetkileri ile Osmanlı dönemindeki ayrıcalıklarından vazgeçmek şartı ile İstanbul'da kalmasına izin verdi.
Bu konuda karşılıklı sözlü bir uzlaşı sağlandı. Türkiye'nin isteği doğrultusunda Megali İdea destekçisi Patrik Meletios istifa ettirildi. Yerine ise Cumhuriyet döneminin ilk patriği Gregorios seçildi. Ayrıca Türkiye, iç işlerine müdahale edilmemesi amacıyla; azınlıkların Türkiye'nin diğer vatandaşları ile eşit haklara sahip vatandaşları olduğunu ortaya koydu. Böylece patrikhane mensupları da eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sayıldılar.
Cumhuriyet döneminde İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin etkinlik alanı da sadece dinî konularla İstanbul'daki Rum cemaati ile sınırlandı. Hizmet binasının 1941'de yanması üzerine, 1989'da başlatılan onarım çalışmaları 1991'de tamamlandı ve patrikhane faaliyetini hâlen yeni binasında yürütüyor.
Günümüzde, Fener Rum Patriği Bartholomeos, dış ilişkilerinde , inatla ve ısrarla Yeni Roma’nın ve İstanbul’un başpiskoposu, evrensel patriği unvanlarını kullanıyor. Patrikhane, elindeki siyasi kozları kullanarak, İstanbul’ da farklı bir statü altında, Ortadoks kiliselerin tek merkezi olmayı amaçlıyor. Nitekim, bunu yaparken de, İstanbul yerine Konstantinopolis Başpiskoposu unvanını kullanıyor. Estonya’da yaşanan da bunun dışa yansımasının bir diğer adımı.
Ortada onlarca kez kabul edilmiş anlaşmalar ve kabul beyanları dururken, Bartholomeos’un bu çabasının tek bir amacı olabilir ki, bunu birçok Avrupa Birliği ülkesi de kabul etmiyor. Vatikan’a karşı bir yapılanma teşebbüsü olarak nitelendirilen bu adımların Türkiye tarafından da kabul edilmesi mümkün değil. Hal böyle olunca, patrik efendiye düşen tek bir şey var, o da patrikhaneye tanınan “sadece dini yetkilerini kullanmak, siyasi ve idari yetkileri ile Osmanlı dönemindeki ayrıcalıklarından vazgeçmek şartı ile” İstanbul'da kalmasına verilen izine itaat etmesidir.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.