12 Eylül çocuklarıyız biz - 2

HERKES JOHN TRAVOLTA
Korku dağları sarınca ertesi gün eşyalarımı alarak yurttan ayrıldım. Geçici olarak Harbiye’de bir arkadaşımın evine yerleştim. Henüz üçüncü gün. Polis evi bastı. Apartmandan şikayet gelmiş. "Örgüt evi" imiş orası, biz de örgüt üyesi !. İhbar böyle. İşin komiği, diğer 2 arkadaşım benden beter “lümpen, burjuva”. Çocuklar vizyonda hangi film varsa, giyimleri, kuşamları, saç stilleri aynen filmin jönü kılığına giriyorlar.
O günler “Saturday Night Fever” var vizyonda. John Travolta ise başrolde. Arkadaşlarımın, bırakın favorilerinin çenelerine kadar sarkmasını, yürüyüşleri bile filmin dansı gibi. Tabi bu durumda polis abiler hemen anladılar
“örgüt üyesinin hangimiz olduğunu!”
Bir haftalık zorunlu ikametin ardından “pekişmiş ve pişmiş” olarak Sirkeci’de
ki yurduma döndüm.
Yerim şimdi bana kelimelerle hava atanları. Yürüyüşüm bile değişti. Kıdemli olmuştum artık. Yurtta bana bir saygı bir saygı. Sakal bile bıraktım. Kasket, tespih ve yeşil kapüşonlu parka ile imajımı tamamladım. (bknz fotoğraf) Ağır abi durumlarım var yani. 12 kişilik koğuştan, 4 kişilik odaya terfi oldum. Neden içeri girdiğimi detaylı olarak anlatmanın gereği yok. Zaten kimse de bana soru sormaya cesaret edemiyor. Bu adam ufak işlerle uğraşmıyor diye düşünüyor olsalar gerek. Bırakın yazıya çıkmayı, bir kere dahi etüde katılmamı istemediler. Yanaşıp ağzımdan laf almaya kalkanlara en gizemli halimle ve küçümseyerek, “Hadi herkes işine” bakışımı kullanıyorum.
Tabi dönem itibarı ile vukuatlar bununla da bitmedi; Öğrenim gördüğüm Gemi İnşaatı Fakültesi’nde sadece bir kız öğrenci var. Arz talebi dengelemek uğruna, kız öğrenci yurtları ve yakınlarındaki kıraathaneler okul çıkışı en uğrak yerlerimiz. Bir gün Veznecilerde bir kıraathanede kız arkadaşlarımızı beklerken büyük bir kavga çıktı. Mesele bildiğin kız meselesi kavgası. Vay sen benim kıza baktın, yok neden baktın v.s. Kaldık arada. Kapılar tutuldu. Polis geldi. Aldılar hepimizi karakola. Haydiiii… Fişliyiz ya. Beni ve 2, 3 çocuğu alıkoydular. Kıdemim gitgide artıyordu. Bir kaç gün sonra Sirkeci Öğrenci yurduna dönüşüm daha muhteşem oldu. Hani var olsa, 4 kişilik odadan kral dairesine terfi edeceğim.
HIDRELLEZ DAYAĞI
Yaz ayı staj ayı. Tebdili mekanda ferahlık var. Ablamlar İzmir Aliağa’da çalışıyorlar. Ben de Mayıs başı staj için Karşıyaka Tersanesi’ne yazıldım. Hıdrellez vakti. İzmir’de bir başkadır Hıdrellez. Eğlencesi, Rituelleri ile yaşamaya değer. 3 erkek, bir kız arkadaş eğlenceye dalıp, kız arkadaşın Kadifekale'deki öğrenci yurdu giriş saatini atladık. Oralarda bırakmak olmaz. Sokağa çıkma yasağı da var. Girdik Karşıyaka’da kapalı bir birahanenin bahçesine: Banklarda karşılıklı oturuyoruz sessiz sessiz. Sabaha karşı bir hışırtı duyup kafamı kaldırdım. Karşımda Bekçiler. O zaman geceleri sokaklarda bekçiler var. Silahları doğrulttular. Kalkın! Siz napıyordunuz lan burada? Bööle bööle. Anlattık. Hele gelin bakalım bizimle. Aldılar bizi boş bir araziye.
Kızı ayrı bir köşeye bizi ayrı bir köşeye. İnandılar anarşist olmadığımıza ama elde cop soruyorlar; Hanginiz ulan bu kızın sevgilisi? Hanginiz lan..! Açın ellerinizi. KÜÜÜT. Bacaklara KÜÜT. Sabaha kadar. En çok da bana. Kız neden benim karşımda oturuyormuş da, benim tipim onun sevgilisi gibi görünüyormuş da. Onunla yatıyor-kalkıyor muymuşum? Kız bakire miymiş? Konuşşş. KÜÜT.. Gün doğarken bizi serbest bıraktılar. Olay sabahı polisler bizi bırakır bırakmaz babası Cumhuriyet Savcısı olan Karşıyakalı bir arkadaşımızın evine gidip durumu anlattık. Babasının “bundan bişi çıkmaz” demesi, içimi yediğim dayaktan daha çok acıttı. Hala avuçlarımda ve bacaklarımda cop patlağı izleri durur.
Dönem başı yine Sirkeci Öğrenci yurduna döndüm. Avuç ve bacaklarımdaki izler, apoletlerde bir yıldız daha eklemişti sanki. Bacaklarımdaki izler gözüksün diye sabah akşam yurtta şort giyiyorum. Eller zaten meydanda. Gözlerden okuyorum. Ulan helal olsun adama. Ne yaptıysa artık?. Baksana gördüğü işkenceye.
Yine de dimdik ayakta. DEVAMI VAR

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Cem Polatoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.