12 Eylül çocuklarıyız biz - 1

Her 12 Eylülde aşağıdaki hatıralarım canlanır;
Babamın vefatının 40’ı dolmadan iTÜ Gemi İnşaatı Fakültesini kazanmıştım. Ankara ana kucağından İstanbul cehennemine geliyorum. Dönem, sağ-sol çatışmalarının en yoğun yaşandığı dönem. Okul kayıt işlemleri tamamlandı. Kalacak yer de buldum. “TCDD Sirkeci Öğrenci Yurdu”. 12 kişi bir odadayız (koğuş). Okul Gümüşsuyu’nda. Gidiş otobüsle Taksim. Ama dönüş rotası; ekonomi ve eğlence olsun diye yürüyerek Beyoğlu, Galatasaray istikameti. Zürafa sokağına bir göz atıp Galata köprüsü üzerinden Sirkeci.
Yurttaki ilk günlerimde, Sirkeci ve civarı yaptığım çevre keşif gezilerinde İstanbul’un diğer yüzünü tanıdım. Hafızamdan silinmeyenler; telefon kulübesinde fiili fuhuş, arka sokaklarda döviz, kaçak sigara ve uyuşturucu pazarlayan tacirler ve her seferinde bir yere yetişecekmiş edası ile önünden hızla geçtiğim, zamanın 1.şubesi Sansaryan Han‘dan gelen acı haykırışlar. Hızla geçişimin gerekçesi ise, büyüklerimizden gelen ilk öğreti; “Asla polisin gözüne bakmayacaksın!”
TCDD SİRKECİ ÖĞRENCİ YURDU
Öğrenci yurdunda, hafta içi sabah ve akşam yemekleri çıkıyor. Zaten akşamları yediğimiz tek sıcak yemek de bu. Yemekten hemen sonra ağabeylerimiz iki saat “etüd” adı altında zorunlu siyasi eğitim veriyor. Ancak bir çok kelimeyi ve cümleyi anlayamıyorum. Proleterya, komün, oligarşi, ajite, burjuva, lümpen, emperyalizm, ajan provakotör v.s. Aptal, aptal anlatılanları dinliyor, bön bön bakıyorum. Ancak, herkes bana anlıyor gibi gözüktüğünden, cesaret edip her cümlede iki, üç tanesi kullanılan bu karmaşık kelimelerin anlamını soramıyorum. Onlar, bu kelimeleri ne kadar çok kullanırlarsa ben kendimi o kadar cahil, aptal ve onları ulaşılmaz hissediyorum.
Üçüncü haftada elime kalın bir kitap (Das Kapital-Karl Marx) tutuşturdular. "Bunu oku, haftaya seninle kitabı tartışacağız" Her akşam okuldan gelir gelmez kitabı açıyorum. Birinci sayfa, ikinci sayfa… Boğuluyorum, anlamıyorum. Bitmez tükenmez ağır cümleler, anlaşılmaz kelimeler. Offff. Bitmeli bu kitap. Bitirmeyi bıraktım, anlamalıyım. Onu da bırak bir de içeriği tartışmalıyım… İmkansız!… Henüz, önümüzdeki hafta başlayacak olan vize imtihanları için derslerimi dahi çalışamadım. Bu kitap okuma işi de nereden çıktı şimdi? Kitabı yanıma aldım. Gündüzleri Anfide ders dinlemek yerine bu kitabı çalışıyorum. Geceleri de masada çökene kadar kitabın başındayım. Olmadı. Dörtte birini dahi bitiremedim kitabın. Vakit doldu. Şimdi etüd zamanı. Ağabeylerim sordu;
– Evet Cem. Seni dinliyoruz.
– Ehh şeyy. Özür dilerim. Bitiremedim. Dersler v.s. …
– Peki sana bir hafta daha müddet. Haftaya hazır ol. Yoksa yaptırım uygulamak zorunda kalacağız.
Yaptırım..!? Ne gibi yani? Hani ortaokulda derslerde kötü falan gidersek özel hoca tutardık ya. Acaba bunda da olur mu öyle bişi? Olur valla. Gittim kendime yakın bir ağabeyime. Dedim; Sen okumuşsundur. Bana yardım et, 1) Kitabı özetle. 2) Bana devrimci bir sözlük yapmama yardım et.
Ohhh. Yırttık. Etüd zamanı. Başladım ezberlediklerimi anlatmaya. Ağabeyimin talimatı ile her cümleye “Bu anlamda, son tahlilde, somut durumun somut tahlili” diye başlayıp, kendi hazırladığım devrimci sözlüğünden 3-5 kelime sıkıştırarak harika bir sunum yaptım.
Ben bile kendimi alkışladım sonunda.
İlk imtihanı geçmiştim.
Ancak şimdi sıra pratikteymiş.
– Pratik? O ne ya?
– Yazıya çıkacaksın!..
Yani duvar yazısı yazma görevi.
– Ne yazacağız?
– “Kahrolsun Oligarşi” “Emperyalizme Ölüm”…
İyi de abisi, ben daha bunların tam anlamını bile bilmiyorum. Ayrıca, her gün okuyoruz, duyuyoruz. Duvar yazısı yazanları ya karşıt görüşlüler “zımbalıyorlar” ya da polisler yakalayıp, yurt komşum Sirkeci Sansaryan Han’da bağırttırıyorlar. 1.Şubenin önünden gelip geçerken hep merak etmiştim insanların neden bağırdıklarını. Ancak yaşayarak yani pratikte öğrenmeye hiç niyetim yok!. DEVAMI VAR

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Cem Polatoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.