Bu muhalefetle mi?

Yerel yönetim seçimleri için geri sayım büyük bir hızla devam ediyor. Ancak, muhalefetin içinde bulunduğu açmaz muhalefet partilerine gönül vermiş seçmeleri olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle İYİ Parti ile CHP’nin seçmenlerine ümit vermeyen tutumları en çok eleştiri alan noktaların başında yer alıyor.
İYİ Parti, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerini kaybetmenin verdiği mağlubiyet havasını bir türlü dağıtamadı. Parti içi dengelerin bozulması, Genel Başkan Meral Akşener’in birbiriyle çelişen açıklamaları ve değerlendirmeleri sıkıntıların büyümesine neden oluyor. Özellikle, kendi hatalarının faturasını CHP’ye ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ödetmeye kalkması, CHP tabanında rahatsızlığı büyütüyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in büyük zigzaglar çizen politikası endişeyle izleniyor. Altılı Masa sürecinden, Millet İttifakına evrilen muhalefet politikasının mimarlarından olan Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun akıl almaz, mantık dışı açıklamaları gerçekten sıkıntı yaratıyor.
Seçim yenilgisinin değerlendirmesi yapılmada, Akşener’in, CHP Genel Başkanına yönelik ağır eleştirileri ve hazmedilmesi zor sözleri seçmenler nezdinde bir karşılık bulmazken, İYİ Parti tabanında da rahatsızlık yarattı. Yakından tanıdığımız birçok İYİ Partili bu rahatsızlıklarını dile getirememekten duydukları rahatsızlıkları, kendi aralarında yaptıkları ikili görüşmelerde açık seçik dillendiriyorlar.
İYİ Partide ilk göze çarpan rahatsızlık, Genel Başkan Akşener’in üslubundan kaynaklanıyor. Kendi dışında, herkesi suçlayıcı ifadeler kullanan Akşener’in kendi hatalarını görmezden gelmesi, yakın çevresince de eleştiriliyor.
Özellikle; sosyal medyada, oluşturdukları kendi kanallarıyla geniş kitleleri aydınlatan gazetecilerin, Akşener, ile birebir yaşadıkları, onların da şahit olduğu olayları, hiç olmamış gibi yansıtmaya çalışması gerçekten ibretle izleniyor. Akşener’e yönelik birçok iddiaya yer veren gazetecilerin yapmış olduğu açıklamalara bugüne kadar bir yalanlama gelmemiş olması da bu iddiaları güçlendiriyor.
İddiaları yalanlamak ya da değişik açıdan açıklamak yerine zamana bırakmak, bizim siyasetimizde ağırlıklı olarak yer alıyor. Dün dündür mantığıyla bugünlere gelen siyasetimizde yaşadığımız bu son gelişmeleri yapılacak ve birçok ilimizin kaderine etki edecek olan yerel yönetim seçimleri öncesinde yaşanıyor olması da ayrı bir trajedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, kurultay, daha sonra da Afyon toplantısında yapmış olduğu konuşmalarla hiçte iyi bir sınav vermedi. Canhıraş, hançeresinden gelen öfkeyle yapılan konuşmalar yani, “ sesi en çok ve gür çıkanın haklı olduğu” iddiasının tersine, bu üslup, muhalefet partilerinin seçmenleri tarafından tepkiyle karşılandı. Köprüleri atmaya, gemileri yakmaya odaklı bu konuşmalar, Akşener’i
haklı çıkarmaya yetmiyor ne yazık ki.
Akşener, zaman geçirmeden, başta parti yönetimi olmak üzere, tabanıyla ve seçmenleriyle barışmak, birleştirici ve yapıcı üslubuna dönmek zorunda.
CHP’de de, seçim yenilgisi sonrasında başlayan “genel başkanlık” tartışmaları, şimdilik kaydıyla “buzdolabına” konulmuş durumda. Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkan seçilmesi artık tartışma konusu bile yapılmıyor. Partide değişim ve yenilenme isteyen, İmamoğlu ve Özel ikilisi başta olmak üzere, değişimciler ve yenilikçiler yelkenleri suya indirmiş, yeni bir rüzgar yakalamaya çalışıyorlar.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun “gemiyi sağ salim limana getirecek kaptanın” kendisinin olduğunu açıklamasından sonra başlayan tartışmalar, bitecek gibi olmasa da, en azından an itibariyle, fırtınanın hafiflemesiyle birlikte alçak perdeden devam ediyor. Kılıçdaroğlu ile yola devam kararı, en büyük hayal kırıklığını seçmenler nezdinde yaşattı. Kılıçdaroğlu ile seçim kazanmanın “imkansız” olduğunu savunan çok sayıdaki seçmen, ya sandığa gitmeyecek, ya da kerhen de olsa bir kez daha, istemeye
istemeye, oyunu gönül verdiği partiye, “gönülsüzce” verecek.
CHP’de suların durulacağını beklemek çok mümkün görülmüyor. Şu anda ilçe kongreleri yapılıyor, peşinden de il kongreleri ile süreç devam edecek. Ankara’da yapılacak olan büyük kurultay sonrasında da, partiyi seçimlere götürecek kadrolar belli olacak. Bu kadroların alacağı netice, partideki değişimin ne yönde olacağını gösterecek. Görülen o ki, değişim ve yenilenme yerel yönetim seçimlerinden sonra tüm hatlarıyla belli olacak.
Millet İttifakının diğerleri, Gelecek ve Saadet Partileri oluşturdukları grupla aktif olarak siyasetin içinde yer alıyorlar. Deva ise, tüm kadrolarıyla sütre gerisine yatmış, yerel yönetim seçimlerinde elde edeceği sonucu bekliyor. Milletvekili seçimlerine, CHP listelerinde yer alan adaylarla katılan DEVA’nın, “elde ettikleri başarıda, kimsenin katkısının olmadığını, anaların ak sütü gibi helal oylarla seçildiklerini” iddia etmesinden sonra, tam bir suskunluk içine girmesi ayrıca merak uyandırıyor. Demokrat Parti ise başından beri ilkeleri ve belirlediği siyaset çerçevesinde faaliyetlerini sürdürüyor.
Yeşil Sol Parti ile İşçi Partisi seçimlere derin bir sessizlik içinde hazırlanıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da belediye başkanlıklarını kazanacağına kesin gözüyle bakılan Yeşil Sol Parti’de, seçimler sonrası yaşanan iç hesaplaşma “kol kırılır, yen içinde kalır” mantığıyla geçiştirilerek, çözüme kavuşturulmuş gibi görülüyor.
Bu kısa turdan sonra şunu hemen belirtmekte yarar var. Bu muhalefet partilerinin,
yerel yönetim seçimlerinde başarılı olmaları ancak ve ancak seçmenlerin tabanda birlikte hareket etmeleriyle gerçekleşebilir. Tepedekilerden umudunu kesenler, belki de bunu gerçekleştirebilirler.