Filenin Sultanları

3 Eylül akşamı ben de bir çok kişi gibi milli voleybol takımımız “Filenin Sultanları”nın Avrupa Voleybol Şampiyonasındaki final maçını TRT 1 ekranından izledim. Normalde çok fazla merakım yoktur, eşim çok sevdiği için ben de maçın ikinci setinden itibaren izlemeye başladım, söylediğine göre gelişim de uğurlu gelmiş. :)
Çok güzel oynadılar, beş sete uzayan maçta sonuna kadar umutlarını yitirmeyip kendilerini salmadan, sportmence ve azimle, bileklerinin hakkıyla Sırbistan milli takımını yenerek altın madalyayı, kupayı ve birincilik ödülünü kazandılar. Şampiyona maçı Belçika’nın başkenti Brüksel’de oynanıyordu. Tribünler gerçekten Türk izleyicisi ile dolup taşmıştı. Davullar, tezahüratlar, bayraklar ve heyecandan hop oturup hop kalkan insanlarla doluydu. Yayının son setinde yayın akışı dijital olarak aksamaya başladı, TRT spikeri de bunun kendilerinden kaynaklanmadığı ve uydu iletiminden ötürü yaşandığına dair açıklamalarda bulundu, kabul edilebilir bir mazeret.
Fakat benim anlamadığım, TRT gibi bir devlet kanalının oyunda her alınan molada araya reklam girmesine gerek var mı? Zaten TRT payı ve meclis bütçesi gibi devasa bir gelir kaynakları var, maçın heyecanını özellikle bazı alakasız reklamlarla iyice soğuttular.
Hadi reklamlarla kopmalarla maçın sonunu getirdik, fakat ödül töreni ve arkasından gelen kısımda izin mi alamadılar diye kendi kendime sordum çünkü hep birkaç dakika öncesinde ödül töreninde çekilmiş görüntüleri montajlayıp sürekli döndürerek vermeye başladılar. O sırada “Filenin Sultanları”nın sevinçlerini, daha sonradan sahada kalmış olan şampiyonanın üçüncü takımı olan Hollanda takımı ile “Erik Dalı” oynamalarını TRT ekranlarından göremedik. TRT’nin kendi kamerası, orda fiilen bulunan spikerleri ve yorumcuları vardı. Arada onların da görüntüleri girdi fakat genelde hep ödül anındaki görüntüler yavaş çekime alınarak montajlanarak bize verildi. Daha sonra ben bu görüntülere sosyal medyadan, Youtube’dan ulaştım, merak eden girip izleyebilir.
Ayrıca dikkatimi çeken bir diğer konu, oyunun galibiyet sayısını alan ve şampiyonanın en değerli oyuncusu seçilen ve Türk vatandaşı olan Melissa Vargas ile röportaj yapılmamasıydı. Hani Ebrar Karakurt’a karşı sosyal medyadaki tartışmalardan ötürü bir hassasiyetiniz var anladık (onunla da röportaj yapılmadı) da şampiyonanın bir numarası ile neden konuşmuyorsunuz?
Ayrıca Ebrar Karakurt’un durumuna ilişkin de birkaç laf etmek istiyorum. Sosyal medyada karşılaştım; 6 Şubat 2023’de yaşanan depremde Kahramanmaraş’ta yıkılan ve yüzlerce kişiye mezar olan “Ebrar” sitesi Ebrar Karakurt’un cinsel tercihi veya ne derseniz deyin kendine ait hayat tercihleri kadar gündemde tutulmadı. Kardeşim size ne insanların tercihlerinden, size bir şey mi dayatıyor ki? Hoşlanmıyorsan, beğenmiyorsan da başını çevirirsin başka yöne, başka şeyle ilgilenirsin. Varlığından hoşlanmıyorsan ortadan kalksın istemek de nedir? Hele hele takımdan çıkartılsın demek? Kız çıkıyor oyununu oynuyor, işini yapıyor. Hareketleri antipatik gelebilir, tipini, yaşayışını beğenmeyebilirsin ama sosyal medyadan da ulaşıp laflar etmek bence yersiz. Zaten dün oyunda epey tutuktu, sosyal medyada yaşadığı polemiklerin, üzerine kurulan sunni gündemin canını çok sıktığı ortadaydı. Buna rağmen her zaman enerjisiyle takımı ateşleyen, takım arkadaşlarının motivasyonu düşmesin diye elinden geleni yapan, tribünleri coşturup seyircilerin desteğini yükselten bir oyuncumuz Ebrar Karakurt.
Bir kesimin hoşuna gitse de gitmese de kadın milli takımımız “Filenin Sultanları” bu kupayı bileklerinin hakkı ile aldılar. Rahatsız olanlara da artık sadece bunu hazmetmek düşüyor. Hatırlatmak isterim ki ülkemiz laik bir cumhuriyet. Bugün saçma ve gerici fikirlerinizi yazılı, görüntülü ve sosyal medyadan saçabiliyorsanız bunu laik ve “demokratik” cumhuriyete borçlusunuz.