Bu, eni 300 cm, yüksekliği 180 cm olan, 1954 seçimlerinden önce Demokrat Parti’nin (DP) ikiz kardeşi “HER KÖYE YOL” ile birlikte yaygın bir şekilde kullandığı seçim afişi idi.
DP, 2 Mayıs 1954 seçimlerinde % 58.4 oy alarak erişilmesi değil yaklaşılması dahi mümkün olmayan bir başarı sağlamıştı.
DP, köylüyü de, tarımı da, toprağı da seven bir iktidardı. Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan ve Aydın Çakırbey Çiftliği’nin sahibi idi.
Toprak Mahsulleri Ofisi TMO, 1938 yılında kurulmuştu. “Köylü Milletin Efendisidir” diyen ATATÜRK Cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan idi. TMO’nun görevi, köylünün alınterinin karşılığını, ona GECİKTİRMEDEN vermekti.
1954 seçiminde CHP’nin oyları, DP iktidarı yıllarındaki (1950-1960) en düşük olanıdır: % 35 CHP, DP’nin her iki Seçim Afişine de karşı çıkmıştı:
“Buğdayın dünya fiyatı 10 kuruş iken biz 30 kuruş veremeyiz.” “Her köye yol yapacak paramız yok.”
Seçmen de “Öyle ise benim de sana verecek oyum da yok,” demişti.
DP’nin her iki Seçim Afişi de çok başarılı olmuştu.
Türk Milleti’nin ‘27 Mayıs Milli Kazası’ndan sonra ikinci afişteki hedefe yönelik faaliyet kesintisiz devam ettiyse de birinci hedefin ruhundan, özellikle Özallı yıllardan itibaren, adım adım uzaklaşıldı.
İşte Cumhuriyetimiz’in 100. Yılı’nda ÇAY üreticisinin durumu:
ÇAY
Dünyada kişi başına en çok çay içilen ülkeyiz. Dünyada bir köşesinde ÇAY, karşı köşesinde ise hem zeytin hem de portakal- limon üretilen TEK ülkeyiz.
Ben her sabah bir bardak (en pahalı) poşette Rize çayı içiyorum: 1.2 TL/bardak.
Yaş Çay alım fiyatı açıklanmadan önce beklenti şöyle idi: “Çay Üreticileri Meclisi adına konuşan Recep Memişoğlu, ‘2023 yılı için üreticiyi hayat pahalılığına karşı koruyacak taban fiyat, 17 artı 1'dir. Destekleme bedeli ile birlikte taban fiyat 18 TL olmalı’ dedi.”
Açıklanan fiyat: 11.30 TL. Bir önceki fiyat 7 lira imiş.
11.30 ile 18 liranın ortalaması 14.65 lira. Bir önceki fiyata göre artış % 109. Benim poşet 1.2 lira idi şimdi olacak 2.5 TL.
Bu böyle olmamalı. Tarım sektöründe de üretici, ürününü kaça satacağını önceden bilmeli, hatta alıcı ile birlikte saptamalıdır.
Ankara’dan Rize’deki üreticinin alınterini hesaplamak yanlıştır. Daha büyük yanlış, tarım üreticisini “terbiye etmek” iddiası ile ithalat yoluna gitmektir. En büyük yanlış, günah mertebesinde, ise lüks tarım ürünü ithal etmektir, ÇİKİTA MUZ gibi.
SONSÖZ: Türkiye’nin iki çok büyük yükü var: Mülteciler ve dış borç. Tarımı ihmal ederse aç kalır, boğaz tokluğu karşılığında egemenliğini kaybetmeye başlar. SEVR’i unutmayalım.
Makale Yazısı-
Buğdayına 30 kuruş vermeyene oyunu verme
Yazar M. Arif Demirer - Mesaj Gönder
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.