Türk-İş, ülkemizin açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin son verilerini açıkladı. Yapılan tespitlere göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 12 bin 198 liraya, yoksulluk sınırı ise 39 bin 733 liraya yükseldiği kamuoyu ile paylaşıldı.
Açıklanan son rakamlarla yükseliş, bu seviyede kalabilir mi diye akla bir soru gelebilir. Üzgünüm ama aylardır süren artış daha uzunca bir süre böyle devam edecek.
Ağustos 2022’de 6 bin 898 lira olan açlık sınırı yine aynı tarihte 22 bin 442 lira olan yoksulluk sınırı yüzde 77 oranında artış göstermiş. Türk-İş, 4-6 yaş grubundaki çocukların
yeterince beslenmesi için gıda harcamasının 1.947, 15-19 yaş grubundaki çocuklar için gıda harcamasının 3 bin 604 liraya yükseldiğine dikkat çekmiş.
Bekar bir çalışan için açlık sınırı ise bu ay 15 bin 813 liraya yükselerek yeni bir rekora ulaşmış. Biliyorsunuz Türk-İş’in genel merkezi Ankara’da olduğu için değerlendirmeye alınan tüm ürünlerin fiyatları Ankara’daki piyasalardan derleniyor.
Türk-İş’in yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin gıda harcamaları temmuz ayına göre yüzde 4.63 oranında artmış. Son 12 ay itibarıyla gıda fiyatlarındaki artış oranı yüzde 77.04 olarak belirlenmiş. Yıllık ortalama ise yüzde 107.89 seviyesine yükselmiş.
Ağustos ayında, süt fiyatları ortalama yüzde 12, yoğurt yüzde 14, peynirde yüzde 26 oranında artış yaşanmış. Dana kıymada sınırlı bir düşüş gerçekleşmiş. Dana kıyma 300, kuşbaşı ise ortalama 340 liradan tüketicilere ulaştırılmış... Bunda Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) Nisan ayında, ithal ettiği karkas etleri düşük fiyatla
piyasaya vermesinin etkili olduğu belirtilmiş.
Son bir ayda yeşil ve kırmızı mercimek yüzde 10, yumurta yüzde 11, tavuk yüzde 7 oranında zamlanmış. Ay içinde pirinç, bulgur ve un yüzde 3, zamlanırken, irmik ve makarna zam oranı oldukça düşük tutulmuş.
Patates ve kuru soğan fiyatlarında cüzi bir gerileme yaşanırken, fasulye, börülce, bamya, kabak ve patlıcan fiyatları yükselmiş.
Elma, karpuz, kiraz, muz zamlanırken, nektarin, çilek, kavun ve üzüm fiyatları gerilemiş. En düşük meyve bu ay 20 lira ile elma olmuş.
Gelelim temel gıda maddelerindeki duruma.
Zeytinyağı yüzde 24, tereyağı yüzde 22, margarin yüzde 8 ve Ayçiçek yağında yüzde 5 oranında artış yaşanmış. Reçel, tuz, bal, şeker, çay fiyatları zamlanan ürünler arasında yer almış. Türk-iş’in bu araştırmasını açıkladığı günlerde ORC araştırma kuruluşu da İstanbul’da yaklaşık 3 bin katılımcısıyla gerçekleştirdiği çalışmanın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıyordu.
ORC’nin tespitleri ise gerçek gelinen son noktaya bir kez daha dikkat çekiyor.
1-14 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete katılanlara yöneltilen “Toplumsal yaşamla ilgili en büyük endişeniz/korkunuz nedir?” şeklindeki soruya yüzde 29.5’i yoksulluk cevabını vermiş. İkinci sırayı 24.2 ile deprem, sırasıyla yüzde 15.7 ile milli güvenlik problemleri, yüzde 10.2 ile mülteciler, yüzde 9.7 ile işsizlik ve yüzde 10.7 ile diğer sorunlar almış.
Bu anket sonucundan da görülüyor ki; yoksulluk, tüm korkuların önüne geçmiş durumda.
Türkiye, ikinci Dünya Savaşı yıllarından sonra, hiç bu kadar fakirliği, yoksulluğu ve gıda sıkıntısını konuşmamıştır. Sanki savaş yıllarından geçiyor gibiyiz. Asgari ücrete yüzde 34 oranında zam yapıldı, 11 bin 402 liraya yükseldi ama tüm etkisi sadece bir ay sürdü. İkinci aya geldiğimizde, asgari ücret, açlık sınırının gerisine düştü.
Dikkat ederseniz, yoksulluk sınırından ve gelinen noktada hiç bahsetmiyoruz. Çünkü,
bugünkü asgari ücret, yoksulluk sınırının,
hemen hemen 3.5 kat gerisinde kaldı.
Emeklilerin durumu anlata, anlata dilimizde tüy bitti 6 milyondan fazla emekli Hazine katkısıyla 7 bin 500 lira maaş alıyor. Açlık sınırının 4 bin 698 lira gerisinde İnsanca yaşama sınırı olan yoksulluk sınırıyla kıyasladığımızda utançtan yerin dibine geçiyoruz.
Bir kere şunu kabullenelim. Gıda maddelerinde yaşanan enflasyonun, fiyat artışının
önlenmesi mümkün değil.
Ekonomiyi yönetenler, işin başındaki isimlerde bunu kabullenmiş durumdalar. En iyi ihtimalle, fiyat artışlarında duraklama dönemi 2024’ün sonu olarak görülüyor. Gerileme ise ancak ve ancak 2025’ten önce mümkün değil.
O halde yapılacak tek bir şey kalıyor.
O da vatandaşların gelir düzeyini yükseltmek. Bugünkü şartlarda mümkün mü?
Üzgünüm ama bu mali tabloyla o da mümkün değil. Bir yanda, geçiş garantili otoyol, tünel ve köprü ödemeleri, öte yanda yolcu garantili havaalanları ile hasta garantili şehir hastaneleri. Hepsinin üstünde de kur korumalı mevduat ödemeleri. Hazine ve Merkez Bankası şimdi el ele verdiler, bu hesapların kapatılması için
çaresiz bir uğraş içindeler.
Yani neresinden baksanız, nereye dönseniz önünüze dağ gibi bir engel çıkıyor.
Emeklisi, asgari ücretlisi, memuru, dar gelirlisi yoksulu ve günlük geliri olanların tamamı beklenti içindeler. İşçi emeklileri artık nefes alamıyorlar. Onlara şimdi memur ve memur emeklileri de eklenecek. Yıllardır mücadele veren EYT’liler, birer birer dilekçelerini geri çekerek işbaşı yapıyorlar.
Bu yılı nasıl tamamlayacağız, gelecek yıl için beklentilerimiz bizi nereye götürecek merak içindeyiz. Çünkü, ekonomide o kadar büyük yalpalanmalar yaşanıyor ki, dün dört elle, “Kurtarıcı olarak” görülen kararlar, bir kaç ay sonra bir kenara konularak tam tersi uygulamalara geçiliyor.
Ekonomi bir bilim, bunu bizi yönetenler de kabul edene kadar yazmaya devam edeceğiz. Bilimden uzaklaştıkça başımızın sıkıntılardan kurtulmadığını görmek için daha ne bekleniyor bilemiyoruz.
Makale Yazısı-
Nereye kadar?
Yazar Oktay Taş - Mesaj Gönder
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.