Yeni eğitim ve öğretim yılı çözümlenmemiş bir çok sorunuyla birlikte bir kaç güne kadar açılacak. Bir çok veliyi daha şimdiden kara kara bir düşünce aldı.
Eğitimin sorunu bir-iki değil, onlarla ifade ediliyor. Bunların başında da okulların fiziki durumu geliyor. Okullarımız ne yazık ki, tepeden tırnağa yenilenmek istiyor. Dersliklerde havalandırma sistemi yok. Kışın ısınmıyor, bahar aylarında ise kokudan ders yapmak mümkün değil. Tuvaletlerin durumu ise ayrı bir dram. Okullarda temizlik ve düzeni sağlayacak bizlerin tabiriyle “hademe amca” yok ne yazık ki. Tuvaletler ilk teneffüsten sonra girilecek halden çıkıyor. Çocuklarımıza yeterli tuvalet eğitimi ne yazık ki ailelerden başlayarak eğitim süresince verilmiyor. Zaten, hiçbir okulda bu işlere bakacak bir görevlide istihdam edilmiyor. Okul aile birlikleri yıl içinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle bir miktar para toplayabiliyorlarsa, geçici bir eleman istihdam ediyorlar, onunla da tüm bu işleri çözmeye çalışıyorlar.
Okulların fiziki bakımları ağırlıklı olarak belediyelerin eliyle yapılıyor. Güvenlik ise çoğu okulumuzda yok ne yazık ki. Çocuklarımız dışarıdan gelecek her hangi bir olumsuzluğa açık haldeler.
Sınıflarımız çok kalabalık. Mevcut okulların önemli bir kısmının İmam Hatip Okullarına çevrilmesiyle birlikte normal okul sayısı
talepleri karşılamıyor.
Biliyorum, şimdi ilk gün sayın Bakan, ders zilini çalacak, sonra da eğitimde gerçekleştirdiklerini, ya da gerçekleştirdiğini sandığı bir çok konuları anlatacak. Sınıfların gelişmiş ülkelerin düzeyine çıkarıldığını iddia edecek. 15-20 öğrencili dersliklerimizden dem vuracak, ancak gerçeklere hiç temas etmeden töreni bitirecek. Bu yıllardır böyle ne yazık ki!
Öğretmenlerimizin sorunları ise bitecek gibi değil. Aynı okulda kadrolu, sözleşmeli ya da ücretli öğretmenler aynı dersi verecekler ama her biri ayrı statüde değerlendirilecekler. Biri normal maaşını alırken diğeri asgari, bir diğeri ise sefalet ücreti ile öğrencilerine yararlı olmaya çalışacaklar. Öğretmenlerin sorunlarını ayrı bir yazı konusu yapmak üzere kısa geçiyorum.
Şimdi gelelim asıl sorunumuza!
Öğrencilerimiz, geçen yıl boş beslenme çantalarıyla okula gitmek zorunda kalmışlardı. Bu yıl durumda bir düzelme oldu mu, ya da olacak mı diye soruyorsanız. Çok üzgünüm ama öğrencilerimizin beslenme çantaları yine boş kalacak.
Beslenme çantasına bir dilim ekmek ya da bir dilim yiyecek bir şey koyabilenler kendilerini mutlu hissedecekler. Beslenme çantasında bu yıl, küçük bir süt, ya da bir meyve koyana rastlamak mümkün olmayacak. Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz yıl bu çocuklara okullarında bir öğün yemek verilmesi için yapılan öneriler peş peşe reddedilmişti. Kaldı ki, belediyelerin gerçekleştirdiği beslenme yardımları da okul idarecileri tarafından kabul edilmemiş, bu öğrenim döneminde de farklı bir şey beklemeyin. Okul kantinleri satış yapsın, oradan okula üç-beş lira yardım gelsin diye bu gibi girişimlere yine izin verilmeyecek. Yine çocuklarımız açlıktan dersliklerde bayılacak, yine bu çocuklarımız aç gözlü bazı insanların insafına terk edilecek.
Okul servis ücretleri yine tartışma konusu olmaya devam edecek. Yüksek servis ücretlerini ödeyemeyen analar-babalar çocuklarını kah yürüterek, kah komşularının arabalarıyla okula götürecekler. Uzak semtlerden gelen çocuklar ise, dolmuşa, belediye otobüsüne talim edecekler.
Şimdi, günler uzun olduğu için belki ilk günlerde bu durum sorun teşkil etmeyecek ama yılların kanayan yarası “yaz saati” uygulaması etkisini kış aylarında gösterecek, yüzbinlerce çocuk karanlıkta okula gidecek, yine karanlıkta evine dönmek zorunda kalacak.
Yaz yaz bitmiyor sorunlar. Öyle ki daha asıl sorunumuza gelemedik bile. Evet, çocuklarımızı okula yollayacağız ama hangi şartlar altında. Bir de ona bakalım.
Geçtiğimiz yıl, okula adım atmanın maliyeti 7-8 bin lira civarındaydı. Bu yıl okula adım atmanın maliyeti 15 bin liradan başlıyor. Eğitimcilere göre okula başlama maliyeti bir önceki yıla göre yüzde 126 oranında artış gösterdi.
Okul öncesi eğitime başlamanın maliyeti geçtiğimiz yıl 7 bin 626 lira iken, bu yıl 17 bin 234 liraya yükselmiş. İlkokula geçen yıl 12 bin 500 lira harcayarak başlayan bir öğrenci bu yıl 28 bin 295 lira harcamak zorunda kalacak.
Ortaokula başlamanın maliyeti 13 bin 304 liradan bu yıl 30 bin liraya ulaşmış.
Liseyi başlamanın da maliyeti, 13 bin 700 liradan 31 bin liraya yükselmiş.
Kırtasiye ürünlerinde de artış oranı yüzde 92 ile yüzde 318 arasında farklılık gösteriyor. Okul forma fiyatları, ayakkabı ve çantaların fiyatları 3 ila 2 kat arasında artmış durumda..
Bunlar bir tek öğrenci için, düşünün iki ya da üç öğrenciniz ders başı yapacaksa, bunca masrafın altından nasıl kalkılacak?
Yazımızın başında dedik ya, zor hem de çok zor bir eğitim ve öğretim yılı bizi bekliyor.
Çocuklarına devlet okullarında yer bulamadığı için bir de özel okullara giden öğrenciniz varsa hepten yandınız demektir.
Özel okullarda iş sadece eğitim ve öğretim ücretiyle bitmiyor. Bir de yemek, yol ve sosyal etkinliklere katılım adı altında ilave ücretler de alınıyor. Bunların tutarı da en az eğitim ve öğrenim ücreti kadar oluyor.
Şimdi nasıl çocukluk yıllarımı aramayayım. Rahmetli annem elimizden tutardı, evimize en yakın okula giderdi kaydımızı yaptırırdı. Ne servis, ne yemek ne de kayıt parası adı altında yapılan soygunlara maruz kalmadan evimize dönerdik.
Okulun açıldığı gün de gider ders başı yapardık. Bu günlere baktıkça, bize o mutlu ve güzel okul yıllarını yaşatanları bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Sanıyorum biz o yıllarda çok daha gelişmiş, çok daha iyi bir eğitim ve öğretimden geçiyorduk. Nereden nereye!
Makale Yazısı-
Eğitim yine sancılı
Yazar Oktay Taş - Mesaj Gönder
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.