Murat POLAT
ANKARA (Anayurt)- Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile TBMM odasında ülke sorunlarını konuştuk, İşsizlikten, çalışan sorunlarına, emekliden engellinin sorunları, üretici çiftçi köylü sorunlarını, besiciden kamyoncuya her kesimin sorunlarına değindik. Gürer, "Milyonlarca kişi sosyal yardımlarla yaşamını sürdürüyor. Son yıllarda hiç görmediğimiz biçimde insanlar yokluktan intihar ediyor, hatta 10 vatandaş kendini bu dönemde işsizim diye yaktı" dedi.
Sorularımızı yanıtlayan Gürer, "İşsizlik can yakıyor, çiftçinin topraktan uzaklaşması artıyor, yoksulluk yaygınlaşıyor" dedi.
"BORÇSUZ İNSAN KALMADI"
TBMM'de 26'ıncı ve 27'inci dönem milletvekili olarak işçi, işsiz ve çiftçi sorunlarını sıkça gündeme taşıyan, kanun teklifleri, soru önergeleri ve meclis araştırmaları veren bir milletvekilisiniz. Sık sık bölgelere gidip bizzat vatandaşı dinliyorsunuz. Gazetemizde haberlerinize de yer veriyoruz. Son durumu nasıl özetlersiniz?
Ülkemizde AKP iktidarları dönemlerinde bir eli yağda, bir eli balda bir kesim ile bunun karşılığında yoksullaşan, geçim sıkıntısı artan, işsizlikten mustarip geniş bir kesim oluştu. Giderek yoksullaşan bir kesimi var. Milyonlarca kişi sosyal yardımlarla yaşamını sürdürüyor. Son yıllarda hiç görmediğimiz biçimde insanlar yokluktan intihar ediyor, hatta 10 vatandaş kendini bu dönemde işsizim diye yaktı. 8 milyon geniş tanımlı işsizlik yanında, üniversite mezunu 2 milyon yakın iş arayan genç beyin var. Özelleştirme ile ülkede kamuya ait fabrikalar haraç mezat satıldı Cumhuriyet kazanımı fabrikaların satılması kapanması işsizliği tetikledi. Şu anda en büyük sorunlardan biri hiç şüphesiz işsizlik.
Ekonomik sıkıntı ile memuru, işçisi, çiftçisi, esnafı emeklisi büyük zor durumdalar, borçsuz insan kalmadı. Borç stresi yandaş faizci haksız kazanç dışında kalan herkesi sarmaladı. Kredi kartına takla attırarak geçinmeye çalışılıyor. Sorun yok demek sorunların artmasına neden olur sorun var, çözümü de var. Yeter ki çözeceğim diyen bir iktidar olsun ama yok. Atanamayan öğretmen, atanamayan sağlıkçı, atanamayan engelliler sayısı da her yıl artıyor.
"ÜNİVERSİTEL İŞÇİLERİN ÖZLÜK HAKLARI VERİLMEDİ"
Çalışanların sorunlarını bizler de takip ediyoruz. Siz de kanun teklifleri soru önergelerinizle bu konuları meclise taşıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle belirtmek gerekir ki AKP iktidarı kamuoyuna çözdüm dediği konular esasen sorun olmaya devam edip kamuoyuna algı ile hallolmuş gibi gösterdiği konulardır. Bunların başında taşeron konusu geliyor. Taşeron firma da çalışan kamu da herkes kadro sözü verdiler. "Bir milyon iki yüz bin kişi kadro alacak" dediler. Kanun hükmünde kararname ile bir düzenleme getirdiler ama çok taşeron firma çalışana kadro vermediler. Kamu İktisadi Teşekküllerinde (KİT) çalışan taşeron firma elamanları kadroya alınmadı. Kamu da kiralık araç şoförleri, hastane bilgi işlem çalışanları görüntüleme merkez çalışanları, sosyal tesis çalışanları, yemekhane çalışanları görüntüleme merkez çalışanları kadro alamadı. Karayollarında, PTT, demiryollarında, ormanda, milli parklarda, DSİ de çalışan binlerce insan kadro alamadı. Geçici işçilere kadro verilmedi. Toplum yararı çalışanlara kadro verilmedi. Taşeron firma kadro belediye şirketlerine alınan belediye kadrosu verilmedi. Taşeronda kadro alanlarında eşit işe eşit ücret verilmedi. Belediye kadrosuna alınmaları gerekirken şirket kadrosunda bırakıldılar. Üniversiteli işçilerin özlük hakları verilmedi.
Çırak ve stajyerlerin işe başladıkları gün yaşlılık sigortasının başlangıcı sayılmadı. SGK öncesi kadınların doğum süreleri için borçlanmalarının yolu açılmadı. BAĞKUR primleri ödeyemeyenler mağduriyetleri artıyor. Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorunları çözümlenmediği gibi "çözmeyeceğiz" deniyor. Bunu da anlamak olası değil. İktidar görevi sorunlara çözüm üretmek ve çözmektir.
"İKTİDAR GENÇSİN DİYE EMEKLİ ETMİYOR"
Emeklilikte yaşa takılanlar ülkemizde çok ciddi bir sorun. Bu konuda da kanun teklifiniz vardı. Cumhur ittifakı oyları ile ret edildi. Bu konu çözülebilir mi?
'EYT' diye kamuoyunun bildiği milyona erişen kesim 1999 yılında çıkarılan o günün koşullarına özgü bir yasa ile mağdur edilenlerdir. 25 yıl çalışmış prim ödemiş emekli olmak istiyor ama yaş nedeni ile emekli olamıyor. 58 yaşını bekleyecek. AKP 2006 yılında bunu daha da ileri götürdü ve kademeli olarak emeklilik yaşını 65 yaşa kadar yükseltti. Ayrıca aylık bağlama oranını değiştirip daha düşük emekli maaşının yolunu açtı. Hem emekli olmak sorun oldu hem de emekli olunca daha düşük maaş uygulamasını AKP getirdi. Bu sorunların yarattığı mağduriyet açıkça görülüyor. Sayın genel başkanımızın sıkça söylediği gibi aile sigortası da ülkemizde uygulanmıyor. Bir kişi 25 yıl çalışıp işinden olsa işveren yaşlısın diye işe alınmıyor. İktidar gençsin diye emekli etmiyor. Bu kesim 25 yıl primini ödemiş ne oldu bu primler? Ayrıca işsiz kaldı mı maaş yok, birde SGK dahi yararlanmıyor. Suriyelilere tanınan hak EYT liflere tanınmıyor. Birde hak mücadelesi verenlere “türedi” deyip fırça atılıyor. İktidar bu kesimi anlamalı ve sorunlarını çözmelidir. TBMM ben kanun teklifi verdim. İktidar oyları ile ret edildi. Bir an önce tüm partiler ortak çalışma yaparak bu sorunu kalıcı çözebiliriz yeter ki istensin.
"SİCİL AFFI İHTİYAÇ"
Esnafın durumu nasıl? Onlarla da görüşüyorsunuz neler anlatıyorlar?
Esnafta çok ciddi sorun yaşanıyor ve çok esnaf iş yeri kapatmak zorunda kalıyorlar. Sicil affı içinde kanun teklifi verdim. Sicil affı da ihtiyaç. Esnaf özellikle de küçük esnaf müşterileri işçiler, memurlar, emekliler, bu kesimlerde gelir daralması olursa esnaf nereden müşteri bulacak. Alım gücü daralmasını en çok esnaf hissediyor. Esnaf sattığı ürünü aynı fiyata alıp yerine koyamıyor. Her ürün her gün zam gelen bir döneme erdik. Elektrik mazot gibi doğrudan yaşamı etkileyen her zam tüm ürünlere üretimlere yansıyor. Esnafta, KOBİ de hatta Sanayicilerde ciddi daralma ve sıkıntı var. Teşvikler yeterli değil. Üretimi artması ve girdi fiyatlarının düşmesi şart. Bu konuda yapılması gereken çok iş var. Suriyeliler de iş yeri açması ile eşit koşullarda iş yapmamaları Suriyeli olduğu yerde esnafın sıkıntısını da artırıyor. Bu arada esnaf kapanıyor dediğimizde yeni açılmış gibi gösterilen esnaf sayıları açıklanıyor. Araştırdım yeni açıldı denen esnaf çoğu yıllardır işyeri olup oda kaydı olmayan esnaf, onları kayıt altına alıp sonra yeni açılmış gibi kamuoyuna bilgi veriliyor. Esnaf sorunlarının çözümü için iktidar ciddi çalışmalar yapmalıdır.
"ÇİFTÇİ ŞAŞIRMIŞ DURUMDA"
Çiftçi sorunlarını en çok dile getiren milletvekilisiniz. Çiftçinin durumu nedir? Tarım politikalarını nasıl değerlendirirsiniz?
Ülkemiz tarımda dünya da kendi kendine yeten yedi ülkeden biri idik. Çiftçimiz en sorunlu döneme erdi. AKP iktidarları döneminde yurt dışından ithal etmediğimiz ürün kalmadı. Buğday, arpa, fasulye, nohut, mercimek, ceviz, ayçiçeği kısaca tüm ürünlerde ithal kapısı açıldı. 30 yılda yaklaşık 4,5 milyon hektar tarım alanı daraldı 2002 yılında hububat ekim alanlarımız 13 milyon 800 bin hektar iken bugün 10 milyon hektar geriledi. Buğday ekim alanları 20 yılda 9 milyon 300 bin hektardan 7 milyon 300 bin hektara düştü. Kuru Bakliyatta üretim alanları 2002 yılına göre yüzde 35 daraldı. Patates ürünü 2000 yılında 6 milyon ton üretilirken 4,5 milyon tona üretim düştü. Patates soğan geçen yıl ithal edildi. Bu yıl depoda kaldı. Üretici borç batağında girdi. Fiyatları almış başını gidiyor, gübre, ilaç, tohum, elektrik, mazot pahalandıkça üretim maliyeti artıyor. Üretici ürettiği ürünü değerine satamayınca borcu ödeyemiyor ve haciz kapıya dayanıyor. Tarım kredi kooperatifi çiftçiye yüksek faizi ile kredi verdi. Şimdi ödeme güçlüğü nedeni ile çiftçiden haciz ile geri alamaya çalışıyor çiftçi kredi borcunu yeni bir kredi ile ödemeye çalışıyor. Çiftçi para kazanamadığı için ne ekecek ne yapacak şaşırmış, durumda çoğu yerde tarlalar sürülmesi lazım toprağa giden bakan azaldı.
"YERLİ TOHUMUN DESTEKLENMESİ LAZIM"
Çiftçi kaygılı. Çiftçi tüccarın eline kalmış durumda. İthal lobisi de piyasayı yüksek tutturuyor, oysa üretici ürettiği değere ürünü satamıyor, tüketici pahalı ürün alıyor, arada vurguncular vurgunu vuruyor. Tarımda planlama yok. Kooperatifleşme desteklenmiyor. Çiftçi sorunlarına çözüm üretilmiyor. Destekler kırsala gitmiyor. Kırsal göç vermeye devam ediyor. Aile tipi işletmeler desteklenmiyor. İyi tarım organik tarım geliştirilmesi lazım. Yerli tohumun desteklenmesi lazım, hibrit tohum yani kısır tohum önemli ölçüde yurt dışına bağımlıyız. Üretimi artması içinde tarımsal destekler çiftçiye zamanında verilmelidir. Çiftçi bir yıl önceden ne ekecek, kaça satacak bunu bileceği bir sistem yaratılmalıdır. Patates, soğan depoda kalınca iktidar devreye girip bu ürünleri almalıdır. Üretici deposunu basıp bunlara terörist demek bu ülkede AKP ile görülen bir durum oldu. Aile tipi işletmeleri, üreticiyi çiftçiyi destekleyip gerçek anlamda sorunlarına eğilemez ise sorunlar aşılamaz. Ayrıca besicilerde ciddi sorunları var. İthal hayvanları 12 ay kapalı alanda bakmak zorunda kalıyorlar yem fiyatları almış başını gidiyor saman tonu dahi 1200 liraya çıkmış. Besici mağdur ama et fiyatları da artıyor. Burada bir çelişki yok mu? Besicilerin süt üretimi yapanların yem nedeni ile maiyeti katlıyor ama girdileri düşürmek içinde ciddi bir çaba çalışma iktidardan gelmiyor.
"SORUN VARSA ÇÖZÜMDE VARDIR"
İktidarın her gün gazetelerde ve televizyonlarda çizdiği tablolarla sizin anlattıklarınız birbirine oldukça zıt, bu sorunların varlığını çözümsüzlük olarak mı görüyorsunuz?
Öncelikle karamsar değilim; sorunların tespiti varsa çözümü de vardır, konuştuğumuz her konun istendiği an çözümü yaratılır ve kısa sürede bu kadar sorun derlenip toparlanır. Bakınız serbest piyasa ekonomisi ülkemizde serbest soygun düzeni olarak uygulanıyor. Karma ekonomiden tamamen uzaklaştık. Sermaye gitmediği yatırırım yapmadığı yerde kamu olmalıdır. Atatürk döneminde tarım politikalara bir bakın. Köylü milletin efendisi derken üretimi nasıl teşvik ettiği, yerli tohumu, yerli fidanı nasıl desteklediğini görürsünüz. Bununla ilgili kamuyu nasıl güçlendirildiği ve kurumsallaştığını görürsünüz. O dönemlerde temeli atılanları bu süreçte çoğu ya kapatıldı ya yok edildi. İnsanımız çalışkandır üretkendir. İktidar beceriksizliği sorunları yarattı. AB projeleri dahi uygulamada sorunlu kılındı. Teşvik destekler doğru yerlere ulaşmadı. Üretim ile üretilen ürün değer bulması ile tüketiciye daha uygun fiyatla ürünün ulaşması ile sorunları aşarız. Hakkaniyet adalet üretim planlama ve sorunlara halkın cephesinden bakarak çözüm üretilebilir. CHP iktidarında kısa sürede sorunların hakkından geliriz. Sorunu çözmek isterseniz çözülür, oluruna bırakırsanız sorunlar
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.