Prof. Emre Kongar, Kültür Bakanlığı eski Müsteşarı ve çok inançlı bir Demokrat Parti ve Menderes karşıtıdır.
DP karşıtı yazılarında çok ciddi maddi hatalar yapar. Kendisine doğrular gösterildiğine aldırmaz, herhangi bir düzeltme yapmaz. Tarihimizle Yüzleşmek kitabındaki hataları, kitap henüz ellinci baskıda iken (2006 yılı ekim ayında) hem kendisine hem de saygın Remzi Kitabevi’ne göndermiştim. Düzeltme yapılmadı. Kitap bugün 91. Baskıya ulaştı. Demek ki, kitap o tarihten beri 82 bin adet daha basıldığına göre ortalama bir hesapla en az 150 bin T.C. vatandaşı daha DP ve Menderes hakkında yanlış bilgilendirildi. Prof Kongar’ın 12 – 17 Mayıs günleri Cumhuriyet’te beş yazısı yayımlandı, Darbeler ve Sağ İktidarlar hakkında. Bu yazıları eleştiren bir yazı hazırladım ve Cumhuriyet’in Ankara temsilcisi Sayın Utku Çakırözen’e gönderdim. “Cumhuriyet’te yayımlayamayız. Kendisine gönderin” diye bir yanıt geldi. Kendisinden, her zaman olduğu gibi, ne bir ses çıktı ne bir nefes. ANAYURT Gazetesi lütfetti, aşağıdaki yazıya sayfalarını açtı. Teşekkür ediyorum. Prof Kongar’ın okurlarına verdiği yanlış bilgilerin doğruları ile üç adet çok çarpıcı ULUS gazetesi kupürünü aşağıda bulacaksınız.
Prof.Emre Kongar’a cevap Prof. Kongar; İnönü’yü, Türkiye’ye çok partili rejimi getirdiği ve bu rejime gerçekten inandığı için alkışlar, Menderes’i de Said Nursi’nin elini öptüğü ve 27 Nisan 1960’da Tahkikat Komisyonuna ek yetkiler veren kanunu çıkarttığı için “demokrasiye karşı darbe” yapmakla yerden yere vurur. Menderes, Said Nursi ile yan yana bile gelmemiştir !
Bu iddialarını Tarihimizle Yüzleşmek (91. Baskı, toplam 182 bin adet basılmış) başlıklı kitabında ortaya atmış ve son olarak Cumhuriyet’te yayımlanan (12 – 17 Mayıs) yazı dizisinde tekrarlamıştır. Bu yazılardan birkaç alıntı: “Türkiye’de bütün askeri darbeler, şu ya da bu biçimde, doğrudan veya dolaylı olarak sağ iktidarların önünü açmıştır.
“27 Mayıs 1960 müdahalesi, getirdiği çağdaş ve özgürlükçü anayasa yoluyla, sol ile birlikte sağın da siyasal örgütlenişine yardımcı olmuştur. “Her ne kadar sağ bir iktidar olan Demokrat Parti’yi iktidardan düşürmüş ve sonradan kapanmaz yaralara, uzun hesaplaşmalara yol açacak biçimde üç liderini asmışsa da, özellikle din ve milliyet tabanında gelişen ve o güne kadar Demokrat Parti şemsiyesi altında görünen sağın kendi mecralarında örgütlenmesinin önündeki engelleri açmıştır.
“Nurculuk başta olmak üzere bütün tarikatlar 1961 Anayasası’nın sağladığı özgürlükçü ortam içinde siyasal güç kazanmış… “…Demokrat Parti’nin ve Menderes’in yaptığı bu sivil darbenin… “Askerler yönetime el koydu: Böylece hem askeri darbe geleneği başladı… Hem de daha kötüsü Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamı, sağ seçmenin baskı altına alınması, bugün bile olumsuz etkileri süren derin yaralar açtı… “…1961 Anayasası bile ülkeyi rayına oturtamadı. “Nitekim, 1961 seçimlerinden sonra Talat Aydemir’in iki başarısız darbe girişimi daha yaşandı.”
Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı gibi bir görevde de bulunmuş bir bilim adamının yukarıda alıntıladığım (cımbızla çıkarılmış birkaç sözcük değil) metinlerdeki * *Kavram kargaşası
* Eğrilerle doğruların kesişmesi
* 27 Mayıs’a bir türlü doğru tanımlama (Darbe) getirememenin sıkıntısı bir araya gelince ortaya tam bir kördüğüm, çelişkiler kümesi, çıkmaktadır. Önce hemen belirteyim yazı dizisinin yalnız DP ve 27 Mayıs Darbesi ile ilgili bölümlerini irdeleyeceğim.
Yazara göre, Menderes, 1960 yılında Tahkikat Komisyonu kurdurarak CHP’yi kapatmak istemek suretiyle demokrasiye sivil bir darbe (!) yapmış, bunun üzerine askerler müdahale etmişlerdir. Dolayısı ile 27 Mayıs bir darbe değildir. Sivil darbeye müdahaledir !
O zaman gerek birinci yazının başlığındaki gerekse yazının ilk cümlesinin içindeki ‘darbe’ sözcüğü neyin nesi? 27 Mayıs Darbesi’nin kesin kararı 14 Eylül 1959 tarihinde verilmiştir. (Türkeş’in Anıları) Prof. Kongar’ın, Darbecilerin yazdıkları kitaplara, makalelere ve yaptıkları söyleşilerin metinlerine bakmasını ya da son kitabım 27 Mayıs – Masallar & Gerçekler’de yapanların, onlara yardım edenlerin ve 27 Mayıs’ı alkışlayanların 48 kitabından aldığım bölümleri (27 Mayıs’ın gerekçeleri bölümlerini, 375 sayfa) incelemesini öneriyorum.
O zaman 27 Mayıs, bir ‘Müdahale’ mi, ‘Devrim’ ya da ‘Darbe’ mi, karar verebilir ve ‘Darbe’ dememek için değişik sözcükler kullanmak zorunda kalmaz. 27 Mayıs, darbelerin ‘Paşa Dedesi’dir.
27 Mayıs Darbesi’nin kararı, 28 Nisan Öğrenci Olayları’ndan çok önce verilmişti. Yeşilhisar’da birisi (Mustafa Ünal, CHP İlçe Başkanı) 17 Şubat 1960 günü düğmeye basmış, DP İlçe Başkanı’na gece yarısı üç kurşun sıkmıştı. Sıkarken de, “İsmet Paşa’nın dediği günler geldi. Sizin hesabınızı göreceğiz.” Bu olayı ve sözcükleri, Mustafa Ünal’ın oğlu ve olayın tek canlı tanığı Sayın Ahmet Ünal 2010 yılında sözlü ve yazılı olarak teyit etmiştir. Mustafa Ünal, yargılanmak üzere Yeşilhisar’da gözaltına alınmıştı. Ne zaman ki, Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitmek üzere Yeşilhisar’dan Kayseri’ye götürüldü (23 Mart 1960) ilçede olaylar çıktı ve seçmenlerinin üçte ikisi CHP’li olan Yeşilhisar’da polis ve jandarma yetersiz kaldı. Havaya kurşunlar sıkıldı ve olaylar ancak hava karardıktan sonra güçlükle bastırıldı, akşam saat 8‘e doğru. Bir gün sonra, gerçekler 180 derece çarpıtılmış olarak Yeşilhisar Olayları ULUS Gazetesi’nin sol üst köşesinde yerleşivermişti. O günün iletişim imkanları ile nasıl olmuştu bu olağanüstü gazetecilik başarısı? 25 Mart 1960
Devamı yarın
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.