Uğur DUYAN
ANKARA (Anayurt) - İstanbul Kartal'da meydana gelen AFAD'IN 3.9 Kandilli Rasathanesi'nin 4.2 olarak duyurduğu depremden sonra bütün Türkiye bir kez daha deprem gerçeğini hatırladı. Halbuki, geçen yıl, Elazığ-Sivrice, Malatya-Doğanyol ve Pütürge, Van-Başkale, Bingöl-Yedisu, Manisa-Akhisar ile en son İzmir'de meydana gelen depremlerde; 168 vatandaş yaşamını yitirirken, 3 bine yakını yaralandı. Bu depremlerde 80 bin konut, işyeri ya da bağımsız bina bölümü yıkıldı veya hasar gördü. Toplam maddi kayıp 20 milyar Türk lirasına yaklaştı.
Türkiye'nin kalbinin attığı İstanbul'da ise halen 150 binden fazla binanın kentsel dönüşüme girmesi bekleniyor. Bu, 3 milyon kişinin depreme karşı dayanıksız konutlarda barındığı anlamına geliyor. Üstelik büyük bir sanayi kenti olan İstanbul ve çevresini etkileyecek olan 7,5 büyüklüğündeki bir depremin sonucunda en kötü ihtimalle 2 bin dolayında yangının çıkması ve şehir şebeke suyunun kesilmesi bekleniyor. Üstelik dar sokakları ve yokuşları yüzünden ilk yardım ekiplerinin olay yerine ulaşmasını zorlaştırıyor.
17 Ağustos 1999 Depremi'nden sonra geçen her gün büyük depreme koşar adım yaklaşan İstanbul alınan bütün tedbirlere ve yapılan bütün uyarılara rağmen kendisini bekleyen felakete halen tam anlamıyla hazır değil. Son depremde bile Pendik'te duvarlarında hasar oluştuğu belirtilen 4 katlı bina tahliye edilerek mühürlendi.
Kartal'daki depreme neden olan Tuzla Fayı'nı konuştuğumuz uzmanlar İstanbul'u bekleyen asıl tehdidinin Kuzey Anadolu Fayı Hattı'nın Orta Marmara Fayı'nın batısında kalan Silivri kısmına dikkat çekiyor.
İSTANBUL DEPREMİ KARTAL'DAKİ DEPREMİN 32 BİN KATI
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü'nden Prof. Dr. Okan Tüysüz, Kartal'da meydana gelen depremin Tuzla Fayı'nın üzerinde oluştuğunu belirterek, "Tuzla Fayı üzerinden 2001 ve 2002'de iki deprem meydana geldi. Bu fay bu depremlerden sonra araştırıldı ama bu araştırmalar çok uzun soluklu olmadığı için bu fayın varlığına dair çok fazla bulgu ortaya konulmadı" dedi.
"Fayı görmeniz için yüzeyi görmeniz lazım" diyen Tüysüz İstanbul'un yüzeyinin aşırı yoğun bir yapılaşma ile doldurulduğu için arazi incelmesinin zorlaştığını ve derinlikli bir sismik araştırma için şartların oluşamadığını ifade ederek, "O yapıların altında bir fayı belirlemek imkânsız hale geliyor. Bu nedenle kırsal bir alandaki fayı belirlemek kadar kolay değil bu" diye konuştu.
Olası İstanbul Depremi'nin; İstanbul'da Tuzla Fayı gibi görece küçük fay hatlarını etkilemesinin mümkün olduğunu kaydeden Tüysüz, "İstanbul Depremi meydana geldiğinde bu tür faylara olacak etkisini konuşmaya gerek kalmayacak. İstanbul Depremi Kartal'daki depremin 32 bin katı büyüklüğünde bir deprem olacak. Şöyle ifade edeyim 4 ve 5 arasındaki fark 32'dir. 4 ile 6 arasındaki fark bindir. Dolayısıyla 4 ile 7 arasındaki bir depremin büyüklüğü de bin kere 32 yani 32 bindir" şeklinde konuştu.
ASIL TEHDİT SİLİVRİ FAYI
Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden Prof. Dr. Şükrü Ersoy da Tuzla Fayı'nın Kuzey Anadolu Fayı'nın kara üzerine çıkan bir kısmında meydana gelen bir fay olduğunu ve varlığının bilindiğini söyleyerek, İstanbul'da Tuzla Fayı gibi üzerinde çok fazla çalışma yapılmamış küçük fayların olmasının mümkün olduğunu ifade etti. Ersoy bu fayların ikincil fay olduğu için küçük depremler üreteceğini asıl tehdidin Silivri Fayı olduğunu söyledi.
1776'DAN BERİ HAREKTESİZ
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden Prof. Dr. Süleyman Pampal ise Türkiye'de jeolojik yapısı en iyi bilinen kentlerden birsinin İstanbul olmasına karşın yüzey üzerindeki yapı yoğunluğunun Kuzey Anadolu Fayı Hattı'nın karaya uzanan kısımlarında inceleme yapmayı güçleştirdiğini kaydederek, "Bu son depremde karşılaştığımız fay belirlenmemiş bir fay değil, ancak aktif bir fay mı değil mi bu konuda bir belirsizlik ve bulgu yetersizliği vardı. Ancak 99 depreminden sonra birkaç artçı depremde bu fayın üzerinde oldu. Son depremde bu fayın halen aktif olduğunu gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada örtük ve gömülü faylar olarak adlandırılan jeolojik yapıların da olduğunu ve bu fayların tespitinin bazı durumlarda ancak deprem yaşandıktan sonra öğrenilebildiğinin altını çizen Pampal, "İstanbul'daki tehdit eden asıl tehlikeyi barındıran fay, Silivri açıklarında Kumburgaz yakınlarına uzanan Orta Marmara Fayı'nın 1776'daki Büyük İstanbul Depremi'ne neden olan fay parçası ki, o tarihten bu yana hareketsiz. 1912 Mürefte depremini saymaz isek Orta Marmara Fayı'nın batısında bir hareketlik yoktu. En son Silivri Dekoremi hariç. Bu depreme neden olan fay yaklaşık 50 kilometre uzunluğunda, Zeytinburnu'nun 15-20 kilometre yakınlarından geçerek, batı yönünde uzanan bir fay" diye konuştu.
Orta Marmara Fayı'nın 17 Ağustos 1999 Depremi'ne neden olan ve İzmit Körfezi'nden Prens Adaları'na kadar uzanan bölümün dışında kalan orta bölümünün de kırılabileceğine işaret eden Pampal, "Bu fayların dışında İstanbul'un karasal bölgelerinden geçen tali ikinci faylar da var ancak büyük deprem oluşturmayacak kadar küçükler" dedi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Jeoloji ve Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Kartal'da meydana gelen depreme ilişkin ön inceleme raporu hazırladı. Raporda, "Depremin odak derinliğinin farklı sismolojik ağlar tarafından 5 ile 15 km arasında verilmiş olması depremin derinliğinde büyük miktarda belirsizlik olduğunu gösterir ve detaylı incelenmesi gereken bir konudur" denildi.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.